SOLID Candır !
SOLID'in geçmişine baktığımızda çokta uzağa gitmemize gerek yok. İlk olarak 2000'li yılların başında Michael Feathers tarafından ortaya atıldı ve sonrasında Robert C. Martin tarfından "first five principles of object-oriented programming and design" olarak "SOLID" adını aldı.
Neden SOLID'e ihtiyaç duyuldu ?
"Bir kere yazılan kod asla ilelebet aynı kalamaz..!" aslında SOLID'in ortaya çıkış sebebi bu cümlede gizlidir. Aylar-yıllar geçtikten sonra yazmış olduğumuz kodlara bir değişiklik yapmak istediğimizde bu değişikliği ne kadar efor sarf ederek ve ne kadar sürede yapacağız..? SOLID projeyi yazdıktan sonraki süreçte bu soruya en iyi şekilde cevap verebilmemizi sağlamak için var.
Şu gerçektir ki bazen 7 ay gibi bir efor harcanıp production'a alınmış bir proje için çok değil 6 ay sonra ki süreçte müşteri bir değişiklik veya extra modül istediğinde o modülün projeye eklenmesi neredeyse projeyi production'a almak için harcanan süre kadar sürebiliyor.
7 ay gibi bir sürede projeyi bitir canlıya al, canlıya alındıktan 6 ay sonra müşteri gelsin yeni bir feature istesin sonra müşteriye "benim bunun geliştirmesini yapmak için 6 aya daha ihtiyacım var.." dediğinizde müşteri heralde ufaktan şöyle olur "WTF...man ?"
SOLID prensiplerinin amacı aslında bizlerin daha iyi programlar yazmamızdan çok ileride istenecek değişimlere açık olup bu değişimlere en az eforla ayak uydurabilecek kodlar yazmamızı sağlamaktır. Nesne yönelimli programla yapıyorsak dünyada standart kabul edilen bu 5 prensibe uygun kodlar yazıyor olmamız gerekir.
Peki nedir bu ilk 5 prensip ?
- S – Single-Responsibility Principle
- O – Open-Closed Principle
- L – Liskov Substitution Principle
- I – Interface Segregation Principle
- D – Dependency Inversion Principle
Her bir prensip için sonrasında ayrı ayrı blog'lar yazacağım ancak kısaca bir kaç kelimeyle şu şekilde özetleyebiliriz;
Single-Responsibility Principle
Bir class'ın sadece tek bir işi olmalı ve sadece o işten sorumlu olmalıdır. Örneğin Log tutmak için yaptığınız bir Logger class'ı sadece Log işlemlerinden sorumlu olmalıdır.
Open-Closed Principle
Uygulamada yazdığımız objeler yada entity'ler gelişime açık değişime kapalı olmalıdır. Örnek olarak çok if-else yazmaktan kaçının demek desek yanlış olmaz. Bir şekilde daha öcnesinde yazmış olduğunuz metodunuzu genişletmek istediğinizde interface yada abstract class'lardan faydalanarak daha yönetilebilir ve ihtiyaç duyulduğunda genişletilebilir kodlar yazmak gerekmektedir.
Liskov Substitution Principle
Liskov prensibi için kısaca yerine geçme prensibi diyebiliriz. Bir base class'tan türetilen class'ların yeri geldiğinde ihtiyaç halinde üst class'ların yerine de kullanabileceğini söylemekte.
Interface Segregation Principle
Client'lar ihtiyaç duymadıkları bir interface'i kullanmaya zorlanmamalı veya ihtiyaç duyduğu interface'e ait tek bir metod için bütün interface'in metodları implemente etmemelidir. Interface Segregation prensibi bu gibi durumlar için interface'lerinizi ayırın ve bir interface'e gerektiğinden fazla görev yüklemeyin der. Böylelikle client geliştirmesini yaparken ihtiyaç duymadığı hiç bir metodu implemente etmek zorunda kalmicaktır.
Dependency Inversion Principle
Bağımlılığı tersine çevirme prensibine göre base class'lar veya metodlar vs. alt seviyeli sınıflara veya metodlara bağımlı olmamalıdır ve alt class'larda yapılan bir değişiklik base class'ları etkilememelidir. Örnek olarak kısa bir süre önce gözlüklerimin camını değiştirmiştim ve nedendir bilinmez tam o sırada aklıma bu prensip gelmişti :)
Alt modül ; gözlük camı,
Üst modül ; gözlük
olsun. Gözlükçüye gittiniz ve camları değiştireceksiniz adam dedi ki "Camlar gözlüğe bağlı olduğundan camları değiştirmek için komple gözlüğü değiştirmeniz gerekmekte.." . En iyi ihtimal adama "manyak mısın sen arkadaş.. " dersiniz. İşte bu prensip bu gibi durumlar için var. Alt modül üst modüle bağımlı olsun ama bağımlılık başımızın belası da olmasın tabi ki :)
Yazımız burada bitiyor ancak her bir prensip için ayrı ayrı blog yazıları yazıyor olacağım..just follow :)